Logo

F44.9 - Konversiyon Bozukluğu

KONVERSİYON BOZUKLUĞU

Tanım

Konversiyon bozukluğu, bireyin bilinçli kontrolü dışında ortaya çıkan nörolojik belirtilerle karakterizedir. Bu bozuklukta, organik bir neden olmaksızın motor ve duyusal işlevlerde bozulmalar meydana gelir. Felç (paralizi), körlük, konuşma bozuklukları, duyusal kayıplar, nöbetler ve istemsiz hareketler gibi semptomlarla kendini gösterir. Genellikle yoğun stres, travmatik olaylar veya bilinçdışı çatışmalar sonrası gelişir. Bir diğer tariflenen adı ise Fonksiyonel nörolojik bozukluk (FND)’tur. Genellikle travmatik olaylar, yoğun stres veya bilinçdışı çatışmalar sonrasında gelişir ve bireyin günlük yaşamında belirgin işlev kaybına neden olur.

DSM-5-TR’ye göre konversiyon bozukluğu, "Bedensel Belirti ve İlişkili Bozukluklar" kategorisinde yer alır ve hastanın belirtileri, bilinen nörolojik ya da genel tıbbi hastalıklarla açıklanamaz. Belirtiler, bireyin günlük yaşamında belirgin sıkıntıya veya işlev kaybına neden olur. Semptomların nörolojik muayeneyle bağdaşmaması ve psikolojik faktörlerle ilişkili olması tanı koymada belirleyicidir.

Epidemiyoloji ve Risk Faktörleri

Konversiyon bozukluğu, somatoform bozukluklar içinde en sık görülen tablodur. Kadınlarda erkeklere oranla 2 ila 10 kat daha fazla görülmektedir. En sık geç çocukluk ve erken erişkinlik döneminde ortaya çıkar. Psikiyatri ve diğer sağlık birimlerine başvuran hastalar arasında görülme sıklığı %4,5 ile %32 arasında değişmektedir.

Risk faktörleri arasında çocukluk çağı travmaları, düşük sosyoekonomik düzey, ailede psikiyatrik hastalık öyküsü ve yoğun stresin varlığı öne çıkmaktadır. Çocukluk döneminde cinsel, fiziksel veya duygusal istismara uğramış bireylerde hastalık gelişme riski daha yüksektir. Ayrıca, bilişsel düzeyi düşük, içe dönük ve duygularını ifade etmekte zorlanan bireylerde semptom gelişimi daha sık gözlemlenmektedir.

Daha düşük eğitim seviyesine sahip bireylerde, kırsal bölgelerde yaşayanlarda ve stresle başa çıkma becerileri zayıf olan kişilerde hastalığın ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Bunun yanı sıra, organik nörolojik hastalıklar, örneğin inme veya migren, semptomları tetikleyici faktörler olabilir.

Klinik Belirtiler

Konversiyon bozukluğu, diğer adıyla Fonksiyonel nörolojik bozukluk, nörolojik hastalıkları taklit eden ancak organik bir temele dayanmayan motor ve duyusal belirtilerle kendini gösterir. Hastaların semptomları belirgin nörolojik sendromlarla tam olarak örtüşmez ve klinik seyir genellikle değişkendir. En sık görülen belirtiler arasında güçsüzlük veya felç, istemsiz hareketler, yürüyüş bozuklukları, kasılmalar, uyuşma, duyusal kayıplar, körlük, işitme kaybı, yutma güçlüğü ve konuşma bozuklukları bulunmaktadır. Bazı hastalar boğazda yumru hissi, nefes darlığı, öğürme veya hıçkırık gibi belirtiler de yaşayabilir.

Semptomların gerçek olmadığının hastaya söylenmesi genellikle belirtilerin kötüleşmesine neden olur. Hastalara empatik bir yaklaşımla yaklaşmak ve semptomlarının bilinçdışı geliştiğini anlatmak tedavi sürecinde büyük önem taşır.

Etiyopatogenez

Konversiyon bozukluğunun gelişiminde biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel faktörler bir arada rol oynar. Nörogörüntüleme çalışmaları, bu hastalarda motor ve duyusal korteks ile limbik sistem arasında iletişim bozuklukları olduğunu göstermektedir. Ayrıca, stres yanıtında önemli bir rol oynayan hipotalamo-hipofiz-adrenal (HPA) ekseninin bu hastalarda düzensiz çalıştığı belirlenmiştir.

Psikolojik faktörler açısından, çocukluk çağı travmalarının konversiyon bozukluğunun gelişiminde belirleyici olduğu düşünülmektedir. Kişinin içsel çatışmalarını bilinçdışı bir şekilde bedensel semptomlarla ifade etmesi, bozukluğun ortaya çıkışında önemli bir mekanizma olabilir. Duygularını açıkça ifade etmekte zorlanan bireylerde, stresin bedensel belirtilerle dışa vurulma eğilimi daha fazladır.

Tanı ve Ayırıcı Tanı

Konversiyon bozukluğunun tanısı koyulmadan önce, belirtilerin nörolojik veya tıbbi bir hastalıktan kaynaklanmadığı ayrıntılı bir değerlendirme ile gösterilmelidir. Bu süreçte klinik muayene, laboratuvar testleri ve nörogörüntüleme yöntemleri kullanılarak altta yatan bir organik neden dışlanmalıdır.

Tanıyı destekleyen önemli bulgular arasında belirtilerin stres veya psikolojik travma sonrası başlaması, nörolojik muayenede açıklanamayan motor veya duyusal bozukluklar saptanması ve hastanın dikkatinin başka yöne çekildiğinde semptomlarının azalması sayılabilir.

Konversiyon bozukluğu tanısı koyulmadan önce, organik nörolojik hastalıkların dışlanması gerekir. Ayırıcı tanıda dikkate alınması gereken başlıca hastalıklar şunlardır:

  • Epilepsi vs. Psikojenik Nöbetler: Gerçek epilepsi nöbetlerinde EEG’de anormal aktivite görülürken, psikojenik nöbetlerde EEG normaldir.

  • İnme vs. Fonksiyonel Felç: Gerçek inmede refleks kaybı ve Babinski pozitifken, konversiyon bozukluğunda bu bulgular gözlenmez.

  • Multiple Skleroz: MS lezyonları nörogörüntülemede belirgin iken, konversiyon bozukluğunda herhangi bir yapısal değişiklik saptanmaz.

  • Yapay Bozukluk ve Malingering: Yapay bozuklukta hastalar bilinçli olarak semptom yaratırken, konversiyon bozukluğunda belirtiler bilinçdışı gelişir.

Tanıyı desteklemek için Hoover testi, kol düşürme testi, optokinetik test gibi klinik manevralar kullanılabilir.

Tedavi Yaklaşımı

Hastayla güvene dayalı bir ilişki kurmak, tedavi sürecinin en önemli adımlarından biridir. Hastaya semptomlarının bilinçdışı geliştiği ve fiziksel bir hastalıkla açıklanamadığı, ancak tamamen gerçek olduğu anlatılmalıdır. Gereksiz tetkiklerden kaçınılmalı, ancak hastanın kaygısını azaltacak şekilde yeterli değerlendirme yapılmalıdır.

Tedavi sürecinde en etkili yöntemlerden biri bilişsel davranışçı terapidir. Bu terapi sayesinde hasta, semptomlarının altında yatan psikolojik çatışmaları fark edebilir ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirebilir. Motor belirtileri olan hastalar için fizyoterapi faydalı olabilir. Kademeli egzersiz programları uygulanarak işlevselliğin artırılması hedeflenir.

Konversiyon bozukluğu için özel bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak eşlik eden depresyon, anksiyete veya travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik durumlar varsa SSRI ve SNRI grubu antidepresanlar semptomların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Hastaya ve ailesine hastalığın doğası hakkında bilgi verilmesi, tedavi sürecinde hastanın sürece uyumunu artıracaktır.

Multidisipliner bir yaklaşım, tedavinin en etkili şekilde yürütülmesini sağlar. Psikiyatrist, nörolog, fizyoterapist ve psikolog iş birliği içinde çalışarak hem semptomların yönetimini hem de hastanın yaşam kalitesinin artırılmasını hedeflemelidir.

Sonuç olarak, konversiyon bozukluğu, biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir bozukluktur. Semptomların değerlendirilmesi, hastaya yaklaşım ve tedavi sürecinde multidisipliner bir yol izlenmesi hastaların iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyebilir.

Sorumluluk Reddi Beyanı

Reçetemiz.net doktor ve eczacılardan oluşan geniş bir ekip tarafından, doktorlar ve tıp fakültesi öğrencileri için hazırlanmıştır. Buradaki bilgiler bir hekimin teyidine muhtaçtır. Sağlık profesyoneli olmayanların kullanımına uygun değildir. Sitenin amacı hekimlere kolaylık sağlamaktır. Hastanın klinik durumu gözetilerek reçetenin düzenlenmesi tanı koyan hekimin sorumluluğundadır. Reçetemiz.net herhangi bir sorumluluk taşımamaktadır.