Logo

F41.1 - Yaygın Anksiyete Bozukluğu

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

Anksiyete bozuklukları, aşırı korku ve kaygı ile ilişkili davranışsal bozuklukların ortak özelliklerini paylaşan bozuklukları içerir.

Korku: Gerçek veya algılanan yakın bir tehdide verilen duygusal tepkidir.

Kaygı: Gelecekteki bir tehdidin beklentisidir.

Bu iki durum örtüşse de farklıdır; korku genellikle savaş ya da kaç tepkisi için gerekli olan otonom uyarılmadaki artışlar, ani tehlike düşünceleri ve kaçış davranışları ile ilişkilidir. Kaygı ise genellikle kas gerginliği, gelecekteki tehlikeye karşı tetikte olma ve temkinli ya da kaçınmacı davranışlarla ilişkilidir. Bazen aşırı kaçınma davranışları korku veya kaygı seviyesini azaltabilir.

Anksiyete bozuklukları, korku, kaygı veya kaçınma davranışlarını tetikleyen nesne ya da durumların türleri ve ilgili düşünce yapıları açısından birbirinden farklıdır. Bu nedenle, anksiyete bozuklukları genellikle birbiriyle yüksek oranda komorbid (eş tanılı) olsa da, korkulan veya kaçınılan durumların türleri ve ilgili düşünceler veya inançların içeriği dikkatlice incelenerek birbirinden ayırt edilebilir. 

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU TANI KRİTERLERİ

A. Gelişim düzeyine uygun olmayan ve bireyin bağlandığı kişilerden ayrılma ile ilgili aşırı korku veya kaygının aşağıdakilerden en az üçünün varlığı ile kendini göstermesi:

  1. Evden veya başlıca bağlanma figürlerinden ayrılmayı beklerken veya deneyimlerken tekrar eden aşırı sıkıntı yaşama.

  2. Başlıca bağlanma figürlerini kaybetme veya onlara hastalık, yaralanma, felaket veya ölüm gibi zararlar gelmesi konusunda sürekli ve aşırı endişe duyma.

  3. Kaybolma, kaçırılma, kaza geçirme, hastalanma gibi başına gelebilecek olumsuz bir olay nedeniyle başlıca bağlanma figüründen ayrılmaya yol açacak bir durum yaşama konusunda sürekli ve aşırı endişe duyma.

  4. Ayrılma korkusu nedeniyle evden, okula, işe veya başka yerlere gitmekte sürekli isteksizlik veya kaçınma.

  5. Evde veya başka ortamlarda başlıca bağlanma figürleri olmadan yalnız kalma konusunda sürekli ve aşırı korku veya isteksizlik.

  6. Evden uzakta uyuma veya başlıca bağlanma figürü yanında olmadan uyuma konusunda sürekli isteksizlik veya reddetme.

  7. Ayrılma temalı tekrarlayan kâbuslar görme.

  8. Başlıca bağlanma figürlerinden ayrılma gerçekleştiğinde veya beklendiğinde baş ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi tekrarlayan fiziksel belirtiler bildirme.

B. Bu korku, kaygı veya kaçınma çocuklar ve ergenlerde en az 4 hafta, yetişkinlerde ise genellikle 6 ay veya daha uzun süre devam eder.

C. Bu bozukluk, sosyal, akademik, mesleki veya diğer önemli işlevsellik alanlarında klinik açıdan belirgin sıkıntıya veya bozulmaya neden olur.

D. Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz; örneğin, otizm spektrum bozukluğunda değişime karşı aşırı direnç nedeniyle evden ayrılmamak, psikotik bozukluklarda ayrılmaya dair sanrılar veya halüsinasyonlar görmek, agorafobide güvendiği biri olmadan dışarı çıkmayı reddetmek, yaygın anksiyete bozukluğunda önemli kişilere zarar gelmesi konusunda aşırı endişe duymak veya hastalık kaygısı bozukluğunda bir hastalığa yakalanma korkusu yaşamak gibi durumlarla karıştırılmamalıdır.

Yaygın anksiyete bozukluğu özellikle organik nedenlerle sık karışabilmektedir.

İyi bir ayırıcı tanı yapılmalıdır.

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU TEDAVİSİ

Tanıdan emin olduktan sonra tedavi şekilleri çeşitlidir.

Tedavide BDT etkilidir.

Farmakolojik ajan olarak tedavide ilk sıra SSRI lar etkilidir.

Benzodiazepinler kullanılabilir. Lüzum halinde kullanılmaları gerekmektedir. 1 aydan fazla kullanımı bağımlılık riskinde artışa neden olmaktadır.

SSRI'lardan paroksetin, sertralin ve essitalopram ön plandadır.

Bu ilaç gruplarının haricinde buspiron ve hidroksizinde tedavide kullanılabilir.

Sorumluluk Reddi Beyanı

Reçetemiz.net doktor ve eczacılardan oluşan geniş bir ekip tarafından, doktorlar ve tıp fakültesi öğrencileri için hazırlanmıştır. Buradaki bilgiler bir hekimin teyidine muhtaçtır. Sağlık profesyoneli olmayanların kullanımına uygun değildir. Sitenin amacı hekimlere kolaylık sağlamaktır. Hastanın klinik durumu gözetilerek reçetenin düzenlenmesi tanı koyan hekimin sorumluluğundadır. Reçetemiz.net herhangi bir sorumluluk taşımamaktadır.